İkincil olarak öncelik sıralamasında yerimiz PB'nin. Şimdi ben çok uzun zamandır bu kızcağızımızdan kıl kapıyorum. Bunun nedenlerini diziyorum aşağıya;
- Ağzında bir şey varmış gibi konuşuyor. (Ben de harf özürlüyüm, ama bununkisi beni rahatsız ediyor.)
- Konuşurken kaşlarıyla yaptığı bir hareket var, inanılmaz rahatsız edici.
Fiziksel olanlar böyle. Sonra zihinsel olanlar geliyor. MB bu akşam beni o açıdan çok tatmin etti, PB'nin lafını 4 defa ağzına tıktı, "O öyle değil" diyerek. Daha sonra, programı izlemeye verdiğim aradan sonra, PB'nin konuşmasına sıkıştırdığı "foreign" kelimeleri düzeltti MB üst üste, özellikle Babylon'a takıldı. O iki dakika içerisinde ard arda ayarları bastı, en sonunda PB konuşmaktan çekinme aşamasına kadar geldi.
Şunu açık olarak söylemek gerekirse, ben de bazı insanlarla konuşurken "foreign" kelimeler sıkıştırıyorum bazen araya. İlk olarak bunun benim açımdan şahsi nedeni, etrafımdaki insanlara karşı hissettiğim samimiyet, ikinci olarak özensizliğim, üçüncü olarak da yetersizliğim. Ama televizyona çıktığınız zaman karşınızdaki, yanınızdaki insanlara karşı ne kadar samimi duygular içerisinde olursanız olun, tanımadığınız muhtemel 70 milyonun önünde olmak dolayısıyla dikkatli olmak zorundasınız bence. Bu özeni göstermemesi de benim PB'nin kendisinden kıl kapmama neden oluyor.
Ha, PB bunu önemsiyor mu? Hayır. Olsun.Bu arada tam yazmayı tamamlamıştım ki, Fatih Altaylı stüdyoya daldı, MB ona mikrofon ve sandalye getirdi, oturdular. Çok enteresan bir görüntü oldu, sanki Murat Bardakçının mutfağında oturuyorlar da Fatih Altaylı kahvaltıya gelmiş elinde gazetelerle. MB de ona sandalye falan getirdi. Çok enteresan. HaberTürk gazetesi de kuşe kağıda basılıymış, gazetenin en çok övülen yanı bu oldu 5 dakikada. Enteresan.