Ekim 12, 2009

Medyayakapakolsundakiler - ;Özellikle de Hıncal'a

Efenim dillere pelesenk olan, hakkında sayfalarca yazı yazılan, şu denen, bu denen, ama en nihayetinde gayet de güzel, eli yüzü düzgün, anlatmak istediği şeyi fazlasıyla iyi anlatan bir film olan Issız Adam'dan sonra, sevgili medyam Çağan Irmak'ın yeni filmi hakkında ne diyecek gerçekten çok merak ediyorum.

Zira bu sefer ellerinde Issız Adam gibi esnete esnete istedikleri yöne çekebilecekleri bir film yok. Bu sefer kenar mahalle kızlarını ağlatacak değil, onları ilk yarı bitmeden uyutacak bir film var. Çağan Irmak "Hiç bir yönetmen, filminin bu kadar ağza düşmesini istemez" derken ne demek istediğini, filmin içinde sindire sindire hepimizin gözünün önüne sokuyor.

Alın size bir "Issız" adam daha.. Alper kadar ıssız bu da üstelik. Hadi bunu da ağzınıza sakız yapın da görelim.

Tabii önce anlarsanız.

Siz de bi ara gidin Karanlıktakiler'i izleyin. Yönetmenine, oyuncusuna, yapımcısına alkış tutun.

Sansürün sansürü

Şimdi internet sitelerine yapılan engellemenin hadi diyelim ki bir mantığı var.

Hadi diyelim ki yasa zorunlu kılıyor, gerekten çocukların, gençlerin, ruhsal, fiziksel gelişimleri vs. vs. (Bu arada şunu da anlamam hiç. Genelde erotik içerikli yayınlar da bu ruhsal ve fiziksel gelişim başlığının altına koyulur. Sevişen iki kişiyi gören gencin ruhsal dengesi mi bozuluyor gerçekten?) Peki sonuç olarak bir yasak varsa, insanların bu yasaktan haberdar olması, en azından yasak olan davranışları gerçekleştirmeye kalkmamaları için bunların neler olduklarını bilmeleri gerekmiyor mu?

İnternet yasaklarının baş mihmandarı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (al bi parantez daha. Komünikasyon zaten iletişim değil mi? İngilizceye çevirmek istediğinizde Telecommunication Communication Agency gibi bir sonuç çıkıyor, ki bu da kurumun falsosunun daha adından başladığının kanıtı.) web sitesinde Mart ayından bu yana yasaklı web sitelerinin listesini ve daha da önemlisi neden yasak olduklarını yayınlamıyor. Bu nadide kurumun başındaki zat da buna gerek olmadığı yönünden görüş bildirmiş. Yani ben, güvenli web kullanımının esaslarına harfiyen uyan bir insan olmak istesem, neye girip, neye giremeyeceğimi ancak, ona girdikten sonra karşıma çıkan uyarıdan anlayabileceğim.

Kısacası, yasağın ne olduğunu öğrenmek dahi yasak.

Bu arada bu yasaklar sayesinde yurdum insanı, DNS'in proxy'nin ruhunu öğrendi, bu da işin hayırlı tarafı olsa gerek.

Bir de bu yasakları savunan, "youtube'a girince, milli manevi değerlere hakaret eden vidyo!lar görseniz nasıl hissedersiniz. [çok kötü hissederim, cidden] youtube hiç bir şey yapmıyor bu vidyo!lara. koskoca youtube bi avuç türk bulup ayıklayamıyor mu bu vidyo!ları. bence de yasaklansın, youtube'ın(!) aklı başına gelsin" diye ciddi ciddi yazan hasta bir zihniyet daha var ki, hasta işte, kendi haline bırakıcan..