Geçtiğimiz hafta Kadıköy’deyiz demiştik. Ve orada kalmıştık. Maç için işlerimizi haftasonundan hafta başına erteleyip, yapılması gereken yeni şeyler de eklendikçe eklendi ve ancak bugün yazı yazabildik.
Maça giden grupta bir Kocaelili, bir İzmirli ve bir Ankaralı vardı. Maç olmadan 2 gün önce (Cumartesi sabahı) İstanbul’a varmamıza rağmen yine de maça geç kalıyorduk. Playstation başındaki ben seni yendim, sen beni daha çok yendin yarışması yüzünden Stadyuma ancak 6’yı 20 geçe girebildik.
Migros’a girdiğimizde yukarıya doğru yollanalım kendimize bir yer bulalım derken, kendimizi gözlerimizle merdiven ararken bulduk. Kendimizi öyle bulduk ama merdiven bulamadık ve doğrudan yukarı doğru bulduğumuz ilk boşluktan (koltukların üstü) yüklendik. Nihayet bir iki kişinin önünde –aynı koltuğun oturağı ve basamağı- yer bulduk ve dikildik. Bir adet koltukta 3 kişi başlayan maceramızı, 2 adet koltuğa yerleşmiş 3 kişi olarak tamamladık.Erken gelen gol bir anlık da olsa mallık etkisi yaratmıştı ki, hemen akabinde Türk Zidane’ın iğne deliğinden attığı golle kendimize geldik. Aşağı yukarı bu dakikalarda, önceki GS maçlarında hıncımızı aldığımız Hasan Şaş’ın yerini kim alacak sorum cevabını buldu. Bu sefer adamımız Ayhandı. Tam da istediğimiz potansiyele sahipti. Sarışın, uzun saçlı, adı iki heceli. Baktığın zaman Hasan’a pek benzemiyor ama ikisinde de bir Adanalı hali var, tribünleri gaza getirme potansiyelleri mevcut bu bakımdan.
Maç boyunca benim istediğim kadar çok dalga geçilemedi GS ile. Bence çok etkili olarak sadece “İşte böyle, her sene böyle, Cimboma böyle” vardı. Onun haricinde ben bir “Cimbom pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım” beklerdim.
Maça gelince, öyle muazzam bir futbol oynamadık. Ofansif anlamda hele hala zayıfız. Hızlı çıkamıyoruz, kalabalık gelemiyoruz. Defansif olarak ise bence Arsenal maçından beri oldukça iyi bir haldeyiz. Arsenal pek tabi ki pozisyonlar buldu, ama yine de bence oldukça iyiydi takım. Galatasaray maçında da, resmen Avrupa’da zaman geçirmeye çalışan bir takım görüntüsü içindeydik. Topu rakibe bıraktık, ama çok iyi pozisyon aldığımız için oynatmadık. Son beş haftadır çılgınlar gibi çizgiye inen Sabri, Kewell hiç yoktu. Arda ikinci yarı sinirlendikten sonra bir iki defa kanatta etkili olmaya çalıştı, onda da başarılı olamadı.
Maçın son 10 dakikasında Deivid’in artık adım atacak hali kalmamıştı. Ben o dakikada “Keşke şu Güiza sakatlanmasaydı da, Deivid’i çıkarsaydık” dedim. Ama beni bilenler için söylüyorum, böyle zamanlarda yaptığım bütün yorumlar tersine çıkar, ve yine çıkt; Deivid kalktı 5 tane Galatasaray’lının arasından ayak içi uzak köşe vuruşu yaptı.
Maçtan önce Toz da, ONS da çok heyecanlı olduklarını söylediler, bana ise Çaykur Rize maçından daha çok heyecan vermemişti maç. Galatsaray uzun zamanların en iddialı kadrosuyla gelmişti Saracoğlu’na, uzun zaman sonra bizde daha pahalı bir takım olarak gelmişlerdi. Bir şey değişmedi.
Kadıköy’e tankla, topla, tüfekle, ağır sanayi hamlenizle bekleriz. Kadıköy’de değişen bir şey yok. :D