Kasım 01, 2008

At ile Vezir Hikayesi


"Padişah ile veziri sarayın bahçesinde yürüyüşe çıkarlarmış. Saaatlerce ormanlık arazide dolaşır, ülke meseleleri hakkında akıl yürütürlermiş. Günün birinde yine böyle yürürken, vezirin ayağı bir çukura girmiş. Sendeleyip, dengesini kaybeden vezir dizlerinin üzerine düşmüş. Yolda çamurmuş biraz, e haliyle güzelim entari mahvolmuş. "Aman dikkat et vezirim, sakatlama kendini" demiş Padişah. Vezir kalkmış, yola devam etmişler. Aradan bir kaç gün geçmiş. Vezir ile padişah yine sarayda yürürken tesadüf aynı yere gelmişler. Lafa dalmış olan vezir, yine aynı çukuru görmemiş. Ayağı takılıp, yere kapaklanmış. Padişah yine tutmuş kolundan "Aman vezirim, dikkat et kendine" demiş, yola devam etmişler. Gel zaman, git zaman bir gün yine yürüyüşe çıkmışlar. Fakat bu sefer yanlarında Padişah'ın atı da varmış. Hikaye bu ya, yine aynı yere gelmişler, vezirin ayağı gene takılmış çukura; ancak bu sefer atın da ayağı takılmış. İkisi de şöyle bir sendeledikten sonra, yollarına devam etmişler. Aradan bir zaman daha geçmiş. Yine at, vezir ve Padişah yürüyorlarmış. Bizim meşhur çukurun önüne gelmişler. Vezir yine dalgın, kafası memleket meselelerinde. Gene ayağı takılmış çukura. O sırada at çukurun başında durmuş. Şöyle bir bakıp, çukurun üzerinden atlayıvermiş. Bunun üzerine Padişah durup vezirine dönmüş: "Bre vezirim, tam dört seferdir şu çukura düşersin. Baksana, kafasız dediğimiz at bile bir kere düştü. İkincide çukurun üzerinden atladı. Senin at kadar da mı kafan yoktur. Ben şimdi hanginizi kendime vezir edeyim?"

Zamanında babam anlatmıştı bu hikayeyi. Eskişehirspor maçında Fenerbahçe 2. golü yiyince aklıma geldi. Artık at kim, vezir kim, padişah kim; ona da siz karar verin.

Hiç yorum yok: