Geçen gün Cumhuriyet gazetesinde Amerikan ekonomisinin 20. yüzyıldan itibaren girdiği krizlerin bir zaman çizelgesi üzerindeki yerleşimleri vardı. Sırası ile belli başlı kriz ve duraklamalardan sonra gelen olayları sayıyorum: II. Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı ve Irak Savaşı
Amerikan ekonomisinin -ki krize girmesine gerek yok, büyümenin yavaşlaması bile yeterli bir sebep aslında- savaşı bir ateşleyici olarak kullandığı artık açık seçik ortada. Bu senaryo bir devlet politikası olmanın ötesinde, devletin genetik koduna işlenmiş sanki. Bu sefer de Washington'daki akbabalar haritalarını önlerine çekip, sabahlara kadar strateji geliştirmekle uğraşacaklardır. Ancak bu sefer dikkat edilmesi gereken nokta saldırılacak hedef ve başkanlık seçimi.
Barack Obama savaş karşıtı söylemleri ile büyük bir rüzgarı arkasına alarak geliyor. Bütün anketler Obama'nın 6-7 puan önde olduğunu gösteriyor. McCain, Palin'i aday gösterdiğine şimdiden pişman olmuştur bile. Eğer kasıma kadar bu hava böyle devam ederse, Obama büyük olasılıkla Amerika'nın ilk siyahi başkanı olacak. Dedemin tabiri ile, asıl eşşeğin büyüğü de arkadan geliyor...
Amerikan ekonomisi şu an 1929'dan beri girdiği en büyük krizde. Büyük Bunalım (Great Depression) 10 yıl sürmüştü ve evet doğru bildiniz II. Dünya Savaşı ile sona erdi. Şimdi ikinci Büyük Bunalım yaşanıyor. Amerikan ekonomisi sadece finansal önlemlerle bu krizi aşabilecek noktadan uzaklaştı. Zira kriz, Avrupa ve Asya'ya da sıçramış durumda. Dünya ekonomik düzeninin yeniden kurulması lazım ve yeni düzenler ancak yeni savaşlar ile kurulur. Bütün bu verileri alt alta koyunca ortaya tek bir sonuç çıkıyor: Eğer yılbaşından önce İsrail, İran'ı vurursa kimse şaşırmasın. Son iki senedir Dünya kamuoyu ufaktan böyle bir operasyona hazırlanıyor. Çok sevdiğim bir deyiştir: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Tabii ki bu durum savaş karşıtı Demokrat, özgürlükçü, yenilikçi Obama'yı köşeye sıkıştıracak. Büyük ihtimalle önce savaşa direnecek ve fakat bir süre sonra teslim olacak. O da sistemin yöneticisi değil, bir çarkı olduğunu anlayıp İran Savaşı'nı meşrulaştırıcı söylemlere girişecek. Peki ya eğer, Obama direnmeye devam ederse? İşte burada yine tarihin tozlu sayfalarını açıyoruz. Gerçi Hillary ağzından kaçırdı ama kimse üzerinde durmadı. Savaşa direnen bir Barack Obama, bazı güçler tarafından JFK'nin yanına, faili meçhul bir şekilde gönderilebilir. Siz, İkiz Kuleleri kim yıktı sanıyorsunuz?

Tabii burada ikinci bir senaryo da, yine bazı güçlerin daha seçim aşamasında işlere müdahale etmesi. ABD de tıpkı bizim gibi kimi bölgelerde tamamen elektronik bir seçim sistemi kullanıyor. Ne yalan söyleyeyim bir şey tamamen elektronik oldu mu, ben bi huzursuz oluyorum. Sanki Langley'deki bazı çocuklar sistemle oynarmış gibime geliyor. Ne bileyim kuruntu işte. Ama eğer şu ya da bu şekilde McCain seçilir ise, sığınaklarınızı süpürüp, miğferlerinizi cilalamaya başlayın. Bu sefer bomba daha yakına düşecek..
Amerikan ekonomisinin -ki krize girmesine gerek yok, büyümenin yavaşlaması bile yeterli bir sebep aslında- savaşı bir ateşleyici olarak kullandığı artık açık seçik ortada. Bu senaryo bir devlet politikası olmanın ötesinde, devletin genetik koduna işlenmiş sanki. Bu sefer de Washington'daki akbabalar haritalarını önlerine çekip, sabahlara kadar strateji geliştirmekle uğraşacaklardır. Ancak bu sefer dikkat edilmesi gereken nokta saldırılacak hedef ve başkanlık seçimi.
Barack Obama savaş karşıtı söylemleri ile büyük bir rüzgarı arkasına alarak geliyor. Bütün anketler Obama'nın 6-7 puan önde olduğunu gösteriyor. McCain, Palin'i aday gösterdiğine şimdiden pişman olmuştur bile. Eğer kasıma kadar bu hava böyle devam ederse, Obama büyük olasılıkla Amerika'nın ilk siyahi başkanı olacak. Dedemin tabiri ile, asıl eşşeğin büyüğü de arkadan geliyor...
Amerikan ekonomisi şu an 1929'dan beri girdiği en büyük krizde. Büyük Bunalım (Great Depression) 10 yıl sürmüştü ve evet doğru bildiniz II. Dünya Savaşı ile sona erdi. Şimdi ikinci Büyük Bunalım yaşanıyor. Amerikan ekonomisi sadece finansal önlemlerle bu krizi aşabilecek noktadan uzaklaştı. Zira kriz, Avrupa ve Asya'ya da sıçramış durumda. Dünya ekonomik düzeninin yeniden kurulması lazım ve yeni düzenler ancak yeni savaşlar ile kurulur. Bütün bu verileri alt alta koyunca ortaya tek bir sonuç çıkıyor: Eğer yılbaşından önce İsrail, İran'ı vurursa kimse şaşırmasın. Son iki senedir Dünya kamuoyu ufaktan böyle bir operasyona hazırlanıyor. Çok sevdiğim bir deyiştir: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Tabii ki bu durum savaş karşıtı Demokrat, özgürlükçü, yenilikçi Obama'yı köşeye sıkıştıracak. Büyük ihtimalle önce savaşa direnecek ve fakat bir süre sonra teslim olacak. O da sistemin yöneticisi değil, bir çarkı olduğunu anlayıp İran Savaşı'nı meşrulaştırıcı söylemlere girişecek. Peki ya eğer, Obama direnmeye devam ederse? İşte burada yine tarihin tozlu sayfalarını açıyoruz. Gerçi Hillary ağzından kaçırdı ama kimse üzerinde durmadı. Savaşa direnen bir Barack Obama, bazı güçler tarafından JFK'nin yanına, faili meçhul bir şekilde gönderilebilir. Siz, İkiz Kuleleri kim yıktı sanıyorsunuz?
Tabii burada ikinci bir senaryo da, yine bazı güçlerin daha seçim aşamasında işlere müdahale etmesi. ABD de tıpkı bizim gibi kimi bölgelerde tamamen elektronik bir seçim sistemi kullanıyor. Ne yalan söyleyeyim bir şey tamamen elektronik oldu mu, ben bi huzursuz oluyorum. Sanki Langley'deki bazı çocuklar sistemle oynarmış gibime geliyor. Ne bileyim kuruntu işte. Ama eğer şu ya da bu şekilde McCain seçilir ise, sığınaklarınızı süpürüp, miğferlerinizi cilalamaya başlayın. Bu sefer bomba daha yakına düşecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder